Dostluk umuttur. Her dostluk girişimi dünya ile benlik arasında yaşamak adına girişilen çatışmaların ezici maliyetlerini biraz olsun hafifletme çabasını içerir. Hiçbir dış gücün dayatması olmaksızın, bir başkasına karşı duyduğumuz kendi içimizden gelen derin duygular, ona ilişkin gönüllü olarak edindiğimiz bilgiler, onunla paylaştığımız deneyimler, kısacası onun dünyasının tadı bizi bireyselliğimizin dar ve sıkıntılı dört duvarından kurtarır. Ne var ki insanı, insanlığı anlama açısından bunca önem taşıyan bir eylem olarak dostluk, günümüzde felsefeci ve sosyal bilimciler arasında tartışılmak-tan özenle kaçınılan bir konudur. S.M. Lynch bu kitapta, cesur bir adım ata-rak konuyu tarihsel bir bağlamda tartışırken, öncelikle Batı geleneği ve dü-şüncesinde dostluğun nasıl kavrandığı üzerinde durmaktadır. Dostluk umutsuz bir dünyada bir umut ışığıdır ve emek ister. Bireyciliğin yaygınlaştığı, bireysel çıkarların insani duyguların önüne geçtiği günümüz koşullarında insani yanımızın çürümesini istemiyorsak, dostluğa sahip çıkmalı onu basitleştirmekten kaçınmalıyız. Çünkü içimizdeki "yaşama sevinci" di-ğer insanlara karşı hissettiklerimizle azalır ya da çoğalır... Bireyciliğin egemen olduğu günümüzde, maddi bir getirisi olmayan herhangi bir şey gibi dostluğa da yer yoktur. Özel ilgi alanlarının ortaklığı üzerine ku-rulu kulüplerde hayatın bir cephesini paylaşan insanların birlikteliği sorunu çözmeye yetmiyor. Atfedilmiş özelliklere dayalı bir cemaate dahil olmayan çalışılıyor. Ya da bir dostun omzuna dayanıp içini dökmektense, profesyonel dinleyiciler tercih ediliyor. Öznel bir yaşantı olması dolayısıyla dostluk konusunda herkesin bir fikri vardır ama sosyalbilimciler ve felsefeciler bu konuyu işlemekten genellikle kaçınır. Bu kitapta S.M. Lynch Batı felsefesi tarihi bağlamında modern dost-luğu belirleyen unsurları irdeliyor. Aristotales'in metinlerindeki kamusal alanın kurucu öğesi dostluğun ya da Roma Cumhuriyeti'ndeki ölüme birlikte giden savaşçıların dostluğunun modern dünyada anlamı olmadığını ortaya koyuyor. Montaigne ve Cicero'nun dostluk kavramlarını tartıştıktan sonra Sartre'ın özdeşlik-farklılık argümanına bakıyor. Sartre çok fazla şeyi paylaş-tığımız için özdeş olduğumuzu sandığımız dostun aslında farklı bir birey olduğunu kabul etmek gerektiğini söylüyor. Sonuçta dostluğun verili bir olanak olmayıp var edilmesi için emek verilmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Dostluk için... (Tanıtım Bülteninden) Sayfa Sayısı: 144 Baskı Yılı: 2013
Kullanacağınız kredi kartının ticari veya bireysel olması durumuna göre taksit seçenekleri değişebilir. Taksit seçenekleri liste fiyatı üzerinden görüntülenmektedir. İndirimli fiyatlara göre taksit seçeneklerini ödeme sayfasından görüntüleyebilirsiniz.